Ben Kerküklü bir anayım oğul, Gazete haberlerinde okuduğun, Kara kuru resmime baktığın benim. Bağrım yanık, kahır doluyum, yüreğim yaralı Geçen hafta kıydılar, toprağa verdim balamı Sen gazetede bakarken resmime, Ben hiç bitmeyen ağıt havasında yaşıyorum Ellerim böğrümde kıvrım kıvrım kıvranıyorum Silmekle geçer mi hiç yüzümün karası Ağıtlarla diner mi hiç yüreğimin yarası Ben Kerküklü bir anayım oğul, Senin gibi vatan toprağında yaşarım Balalarım, uşaklarım yaşatır benim soyumu Kerkük’ün zindanı benim için mi yapıldı? Mazlumlara niçin kahpe kurşun atıldı? Merhamet yok mu şu zâlimlere inat Ne olurdu Rabbim verseydi bir kanat Yavrularımı alsaydım Ebâbil gibi göklere çıksaydım Gökkubbeyi inletti feryâdım, âhım Ne yuvam kaldı, ne hânem, ne halkım Bitmeyen bir ateşle yüreğimi dağladılar Duyanlar oturdular, benim için ağladılar Kerkük’ün kal’asında oğul, benim nem kaldı Bir âvare başım, bir de yaralı yüreğim kaldı Yitirdim yavrumu keşke ben öleydim Körpecik ne bilir toprağı, Keşke ben gireydim Benim Türkmen olmaktan başka suçum ne? Niye dağladılar beni, düşürdüler ateşe? Buhar olup yandım ben, duman gibi tüttüm ben Ölmedim ama ölmeden de bittim ben Oy benim balam oy, oy Türkmen balası Başımın tâcı idin, evimin çağası Hiç bitmeyen hayalin bak karşımda duruyor Susuz bir çiçek gibi annene bak, kuruyor Meyveli bir ağaç idim artık soldum Yavrumu yitirdim, ben düşkün oldum |
Seyit Burhanettin Akbaş |
Yorumlar
Yorum Gönder