(1820-1892)
Aşık Sıtkî, 1820 yılında Gergeme köyünde doğmuştur. Gergeme köyü, bugün Bünyan’ın Doğanlar Mahallesidir. Sıtkî’nin asıl adı Memiş’tir. Yörede Gergemeli Memiş Hoca adıyla bilinir.
Kendisinin köy imamı olduğu ve Bünyan‘ın çevresindeki köylerde imamlık yaptığı bilinmektedir. Sıtkî’nin elimizde bulunan münacatından anlıyoruz ki şair, divani tarzda da şiirler söylemiştir. Bir divanının bulunduğu söylenmekte ise de bugüne kadar ele geçmemiştir. Halk şiiri tarzındaki şiirlerinin çoğu imamlık yaptığı köylerde başından geçen hadiselerle ilgilidir.
Develili Seyrani’nin çağdaşı olan Sıtkî’nin Seyrani ile karşılaştıkları, iyi dost oldukları, daha sonra Sıtkî’nin Seyrani’yi görmeye gittiği zaman Seyrani’nin ölüm haberini aldığı ve mezarı başında bugün sadece ilk dörtlüğü bulunan bir şiir söylediği bilinmektedir. Bu şiirin diğer dörtlükleri elde edilememiştir. Dörtlük şu şekildedir:
Kimi Sünni dedi kimi Kızılbaş
Kişi kâmil olamaz değmedikçe taş
Rabbin etsin sana imanı yoldaş
Gözet yollarımı ben de geliyom (1)
Şiirlerinde bazen Sıtkî, bazen de Memiş ismini kullanmaktadır. Aşık Sıtkî hakkında ilk bilgileri Hamdi Üçok’un “Çağlayanlar Beldesi Bünyan” isimli eserinden öğreniyoruz. (2) Bu eserde Aşık Sıtkî’ya ait altı şiir vardır. Üçok’tan sonra Aşık Sıtkî hakkında çalışma yapan kişi Rasim Deniz’dir. Rasim Deniz, 1981 yılında Erciyes dergisinde şairin iki yeni şiirini yayınlamıştır.(3) Bu iki şiirden bir tanesi Sıtkî’ye ait olmayıp Seyrani’ye aittir.
“Can ipini ten yününden
Saran kirmen ular bir gün
Sulu yalçınlar önünden
Açılan gül solar bir gün”
Dörtlüğüyle başlayan Seyrani’nin şiirini halk Aşık Sırkî’ya yakıştırmış olmalıdır.
Aşık Sıtkî hakkında üçüncü çalışma şahsıma aittir. 1991 yılında Erciyes dergisinin 164. sayısında Sıtkî’nin bir yeni şiirini yayınladım. Adı geçen derginin 99. sayısında da Bünyan Manilerini incelediğim yazımda Sıtkî’ya mal edilen manilere de yer verdim. Bu manilerden bir tanesi şu şekildedir.
Memiştir bizim adımız
Arşa çıkar feryadımız
Sanatımız insan sevmek
Böyle öğretmiş üstadımız
Şiirlerinden örnekler:
- Yörü Emektarım Yörü
Göç eylemiş yurtlarından
Türlü türlü otlarından
Kurtuldun mu dertlerinden
Yörü emektarım yörü
Ben yanarım eller yanmaz
Viran bağa bülbül konmaz
Derdim çoktur ele denmez
Yörü emektarım yörü
Eşini bırakıp gitme
Seni seveni terk etme
Sakallıyı öksüz etme
Yörü emektarım yörü
Efendi dersen kabadayı
Teneşirden almaz payı
Emeklerim oldu zayi
Yörü emektarım yörü (4)
- Giyinmiş Kutnuyu
Giyinmiş kutnuyu sallar yeğniyi
Benden yana açmış çifte benini
Dilber akıllıdır geçmez önümü
Siyah kirpik kaşlar kemana benzer
Süze süze kaş altından bakıyor
Leblerin katlime ferman okuyor
Güler yüzü yıldız gibi şakıyor
Gökte melek yerde insana benzer
Sıtkıya lokmasın yutamaz oldu
Şaşırdı yoluna gidemez oldu
Mümkün değil methin edemez oldu
Ne ki peri ne ki insana benzer. (5)
Dipnotlar:
(1) Rasim Deniz; “Aşık Sıtkî”, Erciyes, sayı 46, Kayseri, 1981
(2) Hamdi Üçok, Çağlayanlar Beldesi Bünyan, Kayseri, 1953
(3) Deniz (a.g.y.)
(4) S.Burhanettin Akbaş, “Gergemeli Memiş Hoca (Sıtkî)”, Erciyes, sayı:164, Kayseri, 1991 (Bu şiir Sıtkî’nin torunu Gergemeli Memiş Efendi’den alınmıştır. Şair, bu şiiri hanımının vefatı üzerine söylemiştir.
(5) Deniz, (a.g.y.)
Yorumlar
Yorum Gönder